17 Haziran 2013 Pazartesi
Bizi Gidi Koyunlar Bizi...
Bu güne kadar hiç bir darbe, asker veya polis desteği olmadan yapılmadı. Bugüne kadar böyle gelmişse bundan sonra da değişeceğini zannetmiyorum.
27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi, muhtıralarla hükümeti istifaya çağırmaları da saymıyorum ha.
Şimdi hiç kimse kıvırmasın. "Yok efendim biz anayasal hakkımızı kullandık, hükümeti devirmek gibi bir girişimimiz filan yoktu." Yemezler.
Tüm bu olaylar sadece içerden mi tetikleniyor? Dış güçlerin de bu işte parmağı olduğu aşikar.
Irak'ta ki savaşa, Tunus'a, Libya'ya CNN televizyonunun gönderdiği muhabirler ile Taksim meydanında polis tarafından sıkıştırılan göstericiler için gönderdiği muhabirleri siz karşılaştırın bi zahmet.
Başbakan'ın baş danışmanının ise "şov bitti" sözleriyle yayından alınmasını da gördük CNN televizyonu muhabiri tarafından.
Avrupa televizyonlarının da Türk ekonomisinin çöktüğü haberlerini yapmasını da gördük. Ya da "Türk baharı" ile bir ülke bu kadar aşşağılanabilirdi.
Rahmetli dedemin söylemiyle bu işler hep ecnebilerin işi mi? Bir o kadar destekte içerden geldi. Geldik eskilerin sözüne "asıl ecnebi içimizde".
Yoksa G-8 zirvesini protesto eden eylemcileri eşek sudan gelinceye kadar döven İngiltere kendi kıçında ki ateşi bırakıp Türkiye'yle niye ilgilensin ki?
Ya da Kılıçdaroğlu Kadıköy mitingini iptal edip taraftarlarını otobüs şöforü edasıyla Taksim'e bırakıp da niye sıvışsın ki?
Ya da eyyamcı gazeteciler "diktatöre direniş" diye manşet niye atsınlar ki?
Ya da iktidarın yularını kıstığı sanatçılar ortalıkta "2. Kurtuluş Savaşı. Ölmek var dönmek yok...." naraları niye atsın ki?
Ya da anarşistinden tut, PKK'lısına, provakatöründen tut, aksiyoncusuna kadar herkes birkaç saat içinde orda toplansın ki?
Başarılı olmanıza az kalmıştı ama olmadı. Beceremediniz. Allah kirli oyununuzu başınıza geçirdi.
Ama hakkınızı teslim etmek lazım iyi senaryo yazdınız.
"Yüzlerce polis istifa etti, aramıza katıldı" yaygarası çıkarıp polisi yanınıza çekmeye çalıştınız, asker ve polisi karşı karşıya getirip askeri yanınıza çekmeye çalıştınız ama olmadı.
Kendinizi de, koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni de rezil ettiniz. Oraya samimi duygularla çıkan çevrecilerinde bu eylemine leke sürdünüz.
"Yok efendim; ülkenin Güneydoğusu'nu PKK'ya verecek, vay hain vay" diyen sizler Taksim'in birazını PKK'ya, birazını DHKPC'ye, birazını da Ermeniler'e verdiniz.
Taksim'i taksim ettiniz paydaşlarınızla.
Terör örgütüyle müzakere ediliyor diye yırtınan siz terör örgütlerinin kucağında, onların bayrakları altında huzurla uyudunuz. Neyse bir öpücükte benden!
Tencere tava olayına girmiyorum bile, bunlar boş hava.
Sizleri uyaranlara, sakinlik çağrısında bulunanlara koyun derken bir zurnanın kolum koptu, gözümü çıkardılar, beni sünnet ettiler(!) twitlerini binlerce kez rt yaptınız.
Anayasal hakkımla burdayım diyen bir insan Ab'nin çağrısıyla hükümet 48 saat içinde düşecek çağrısına nasıl inanabilir yahu? Babaannem de güldü buna. Elin gavuruna ne benim hükümetimden dedi.
Polis elektriği kesecek, silah sesi duyulmasın diye bizi elektrikli testereyle kesecek dediniz. Sonra aranızdan biri çıkıp "La oğlum sabah oluyor bu elektrikler hala niye kesilmedi?" diye sordu. Sizinle dalga geçen "Keban'da ki görevli Allah'tan uyuyakalmış. Ondan kesilmedi. Allah bizimle yürüyün arkadaşlar" diye dalga geçti. Onu da anlamadınız.
Durun durun size başka şeyler de anlatayım.
Bir genç kız eylem sırasında yağan yağmurdan " Bu yağan yağmur değil. Atatürk'ün gurur gözyaşları" sözleriyle gaza gelip "Devrimi başlattık şükürler olsun" diyeninizi gördük be canım kardeşim.
Başbakan'a diktatör diyenler; "Çoğunluk bana bişey dayatamaz ama ben azınlık olarak onlara istediğim şeyi dayatırım" diyenlerin peşine takıldınız. İtibarınızı bir anda yerle bir ettiniz be canım kardeşim.
Geçen bir kanalda ki haberi de aktarayım sizlere.
Gazeteci, aranızda ki bir eylemciye, " İktidar bunun bir darbe girişimi olduğunu söylüyor. Sizin birilerinin oyununa geldiğinizi söylüyor." diye soruyor.
Eylemci, "Biz Türk gençliğiyiz. Atatürk gençliğiyiz. Bizi kimse oyunların içine çekemez. Bizi kimse kandıramazzz." ( arı vız vız vız ) diye cevap veriyor.
Sizde şak şaklıyorsunuz.
Gazeteci bu kez, "Peki başbakan referandum yapılabileceğini söyledi. Ne diyorsun?" diye soruyor.
Eylemci gözü dönmüş halde, "Ne referandumu kardeşim, ne referandumu? Halka soracak,halkaaa!" diye çemkiriyor.
Yahu kardeşim! Siz bu kafayla oyunun içinde olduğunuzu nerden bileceksiniz, nerden anlayacaksınız ki?
Haaaa bunlardan sonra siz bir birde bana, benim gibilere "koyun sürüsü" diyorsunuz!
Vallahi razıyım canım kardeşim!
Devrimcilik için gerekli olan zeka şayet buysa, ben koyun olarak kalayım, razıyım !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder